25 Ocak 2016 Pazartesi

#FilmArası : Tala Ve Mes

Herkese merhaba!

Bugün size uzun zaman önce bir arkadaşımın tavsiyesiyle izlediğim ve daha önce izlemediğim için kafamı duvarlara vurmak istediğim  bir filmden bahsetmeye karar verdim.

2011 yapımlı Tala ve Mes, dilimizde Altın ve Bakır anlamına geliyor. IMDb puanı 7,5 olan film gözden uzak kalmış bir İran filmi. 1 saat 37 dakika süren filmin yönetmeni ise Homayoun Assadian.


Yazımın devamının spoiler içerdiğini ısrarla belirtiyorum. Filmimiz Seyyid Rıza ismindeki bir adamın ailesiyle birlikte ilim öğrenmek için geldiği şehirdeki yaşam mücadelesini anlatıyor.  Seyyid Rıza'nın maalesef işleri istediği gibi gitmiyor ve eşi hastalanıyor. Bunun üzerine evin hem babası hem de annesi olmaya çalışırken karşılaştığı zorluklarla devam ediyor film.


Hayatımda izlediğim en naif film olan Altın ve Bakır, down sendromlu Ayla'nın elindeki radyoyla durmadan Hakan Peker dinlemesi  Türk izleyicilerin yüzünde hoş bir gülümseme oluşturuyor.

İlim, aşk, Hafız-ı Şirazi ve Mevlana'yı bir arada bulunduran film, reklamdan, tüketimden, erotizmden, ruhsuz cinsellikten, gerçeklikten uzak hayatlardan, devasa bütçelerden, bilinç altına gönderilen karelerden kısaca maruz kaldığımız ne varsa hepsinden bıkanlar için iyi ki var.


Beni en çok etkileyen kısım filmin sonu oldu. İnşirah'ın yüreklerimize verdiği ferahlık ve Şirazi'nin sözleri insanı düşünmeye sevk ediyor. Yazımı o sözlerle bitirmek istiyorum;

herkes bir ömür cennetin anahtarını aradı. bir hazine ya da bir kimya, bir iksir. mutluluğun sırrını yanlış şeyde arıyorlar. orada olmadığı malumdur. bu hazineyi hayal edenler, bu hayal ile hazineyi kaçırıyorlar. tüm bu mantık tek kelimeyle özetlenebilir: ister buna "anahtar" deyin, ister "remz" (şifre) ama hiç de öyle karmaşık değildir bu. yüce allah (c.c); bu 'remz'i, hz. musa'ya (a.s) bir kelimede söyledi: buyurdu: "benim için sev.. benim için buğz et." işte bundan ötürü, tüm amellerin kabulünün remz'i "velayet"tir. allah için sevmek. allah kimleri seviyorsa, sen de onları seversin. allah'tan ötürü sevmek, allah için sevmek. kaş ve göz; dış görünüş için değil. hatta kendi gönlünüz için değil. sadece allah için. eğer sevginin mîzânı (kriteri) allah olursa, kimse sizi takdir etmese de, yine seversiniz. vefasızlık görseniz de, doğru olanı yapmaya devam edersiniz. bu menzile varamayıp, yarı yolda kalanlar, allah için çalışmıyorlar. bu yolda allah için ne kadar zorluk çekerseniz, daha çok allah'a yakınlaşırsınız.

"o'nun aşkının kimyasından, bu kara yüzüm altın oluverdi.
evet; senin lütfunun mutluluğuyla, toprak altın olur."

insanların arayıp durduğu bu kimya, aşktır. gerisi çer-çöptür. şimdi, azizlerim, neden bu sözü söylediler anlayacağız:"eğer, okuduklarınız bizimkiyle aynıysa, yırtıp atın kitaplarınızı. çünkü, aşk ilmi, hiçbir kitapta yazmaz.''


En kısa sürede bu filmi ailecek tekrar izlemeyi planlıyorum. İnşaallah sizde izler ve beğenirsiniz. Yorumlarınızı benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Bir sonraki yazımda görüşürüz!

Bana twitterdan @nursencaglak , instagramdan @caglaknursen kullanıcı adıyla ulaşabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder